Medyada diktatörlüğe direnelim...

Karanlığın ülkeyi kâbus gibi sarmak istediği, yaşam alanlarının ranta ve talana açılmasının hızlandığı,
Yaşam tarzına müdahalenin hız kazandığı,
Önce İstanbul ardından tüm Türkiye’nin gaza boğulduğu,
Medyanın ise penguen taklidi yaptığı,
Halkın ‘kesin bilgi mi’ diye birbirine sorduğu bir dönemde “Direnişin muhabirleri direnişçilerdir” şiarıyla emekten ve yaşamdan yana tavır alarak halkın gerçek gündeminin sesi olmaya çalıştık.
O karanlık bulutlar, ülkenin ve basının üzerinden dağılsın diye…
Tarihler Gezi yılının 25 Kasım’ı…
Bursa’da kadınların alanları doldurduğu bir günde ete kemiğe bürünerek yayın hayatına merhaba dedik.
Evet ilk günden bu yana tarafdık.
Topraktan, sudan, ağaçtan, emekten, kadın lgbti mücadelesinden, dini, dili, rengi yüzünden ötekileştirilenlerden, düşünce ve fikir özgürlüğünden, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinden…
Soma katliamının Bursa’daki protestolarından her türlü engellemelere karşı fabrika önlerinden an be an doğru bilgiyi okura ulaştırdığımız Mayıs 2015’teki büyük metal direnişine…
Bursa’yı daha da yaşanmaz hale getirecek DOSAB Kömürlü termik santraline karşı yürütülen mücadeleden Karaağızlıların köylerine biyokütle enerji sanatrali kurulmaması için aylarca tuttukları nöbete….
İçme sularını kirleten mermer ocağına karşı yaşam haklarını savunan Başköylülerden Kirazlıyayla köylülerinin topraklarını maden istilasına karşı korumak için zaman zaman soluğu adliye koridorlarında da aldıkları mücadelelerine,
suyu fabrikalarca çekilen, metrelerce çekilen, can çekişen, İznik Gölü’nden Bursa’yı sarıp sarmalayan, kentin yaşam kaynağı olan Uludağ’ın talan edilmek istenmesine…
EVET, Geride bıraktığımız 9 yılda kolektif bir emek ve akılla kentteki tüm hak ihlallerini gücümüz yettiği, dilimiz döndüğünce duyurmaya çalıştık.
Elbette bağımsız ve özgür gazeteciliğin dikensiz gül bahçesinden geçmeyeceğini biliyorduk. Tıpkı, adliye koridorlarında mekik dokuyan , gözaltı, tutuklama, baskı, ambargo gibi uygulamalara maruz kalan meslektaşlarımız gibi kentin özgür gazetesi olmanın bedelini göğüsledik.
Yayın politikasının politikcılar ve sermayedarlar tarafından değil gazeteciler belirlendiği, halktan, kentten ve doğadan yana gazeteciliğin örneğini ortaya koyan Bursa Muhalif, Küçük bir el kamerasıyla başladığı yolculukta her geçen gün daha da güçlendi.
Bugün Bursa’nın emek, çevre, kadın-lgbti, yaşam ve onur mücadelesini daha güçlü bir sesle kayıt altına almayı sürdürüyoruz.
Ve elbette Kentin Özgür Gazetesi Bursa Muhalif’i yeniden okurları ile buluşturmanın heyecanını tüm dostlarımız ve okurlarımızla paylaşıyoruz.
Bu nedenle siz okurlarımızdan gazetemizin Bursa’da, AKP’nin elinde kalan en büyük şehirde, neredeyse sona kalan alternatif, muhalif medya politikasını desteklemeye, omuz vermeye, tek adam diktatörlüğünü yıkacak, demokratik, adil, laik hukuk devletini yeniden kuracak olmanın inancıyla birlikte büyütmeye çağırıyoruz.